8 Mart 2010 Pazartesi

TELEVİZYON SEKTÖRÜNE BİR SİTEMİM VAR!


Oyunculukları gerçekten damağımda tad bırakan bir kaç isim vereyim size hemen diye düşündüm. Canım ailem'i izliyor musunuz? Uğur Yücel başta olmak üzere 7'den 70'ye herkes mükemmel. Öyle bir ekipte çalışmak için neler vermezdim. Kötü olan şey şu: eğitimini aldığım bölümle ilgili bir bölüm okumuyorum şu anda. Tam anlamıyla kel alaka bir bölüm ve evet devlet üniversitesindeyim. Böyle bir kader olamaz! Gene dümeni kendime kırdım. Neyse ki biz bizeyiz bir şey olmaz herhalde.:) Şu an okuduğum bölüm, radyo ve televizyonla az biraz da olsa alakalı. Amacım da sürekli koşturmak olduğu için ve bu boşluk beni yorduğu için kendimi oyalayacak bir şey bulmalıyım diyorum ve evet buldum. Dizi izliyorum.:) Türk dizileri sadece ağalardan ibaret değil gördüğüm kadarıyla. Canım ailem ve Kapalıçarşı bu anlamda gerçekten favorilerim. Nejat İşler, Olgun Şimşek,Ozan Güven,İlker Aksum ve Mert Fırat gibi insanlara oyuncu demek istemiyorum. Bence O'nlar tam anlamıyla sanatçı. Keşke O'nlarla bir projede çalışabilseydim. Hiç bir şey için geç sayılmsa da şu an için biraz imkânsız görünüyor bu durum.Her neyse ne diyordum nerelere geldim. Canım ailemi izleyin olur mu? Gerçekten sıcaklıkları size de geçiyor. Ama bir şeyin altını çizmek istiyorum. Tamam,dizilerimiz gayet güzel ama bu dizilerimizin kamera arkasında çalışanlar? Gecesi gündüzü olmayan ve üç kuruş(gerçekten de öyle) için arka plân emekçileri diye adlandırdığım görünmez kahramanlar? Neden O'nları kimse değil hiç kimse düşünmez? Gerçekten anlamıyorum. (Anlayabilsem gerçekten demezdim herhalde) Sinirleniyorum. Sabahın 7'sinden gecenin bilmem kaçına kadar sonra yeniden sabah kalk tekrar git. Yahu bir durun! Tamam kaliteli yapımlar var. Ama bu kadar insanları "köle gibi" kullanmaya ne hakkınız var? Çoğu insan: "O da O'nların görevi. Çalışacak tabii. İstemeyen çeker gider. Nasıl olsa yapmak isteyen ve aç dolaşan o kadar insan var ki?" diye yaklaşsa da ben işin mutfağında azıcık da olsa çıraklık yapmış biri olarak diyorum ki: Bu işin ne menem iş? Yurt dışında diziler 40 dakika ve gerçekten kaliteli yapımlar var. Tamam emek harcıyorsun  ama bir şeye değiyor ama burada! İnsanlar artık kandan,göz yaşından,emeğin sömürülmesinden,sadece para bazlı çalışıp kendilerine ve ailelerine zaman ayıramamaktan bıktı! Neden bu göz ardı ediliyor? Anlayamıyorum. Nejat İşler'i bu konuda gerçekten çok taktir ediyorum. Bir dernek kurmuş ve o dernekte kamera arkasında çalışanlar için sorunlar tartışılıp çözüm aranıyormuş. Teşekkür ederim Nejat Abi,sesimizi duyduğun için. Ne diyorduk nereye geldik? Bu yazının da sonu: Emeğe saygı duymayı öğrendiğimiz zaman ulu önderimizin de dediği gibi: "çağdaş,muassır medeniyetler seviyesi"ne ulaşacağız. Bilmem anlatabildim mi?

TÜM BETİMLEMELER SENSİN...


Yağmur,tişörtüne sinmiş oturuyor orada bir yerde.
Gözlerinde yelkenlimi yüzdürüyor gibiyim.
Rüzgâr yemiş saçlarım savruluyor sağa sola.
Masal anlatışını dinlerken uyuyan bir güzel gibiyim.
Sarı sisin içerisindeki melekler gibisin öylesine içten ve aslında biraz şaşkın.
Aşkı yeni bulmuş yeni yetmeler gibiyiz İstiklâl caddesi'nde.
Gecenin içerisindeki tek yıldız gibisin o denli parlak, sade ve eşsiz.
Pamuk yüzündeki ifadeleri çözmeye çalışırken aradığım anlamlı tek cümlesin.
Ayalarında bir yaşanmışlık ve yorgunluk.
Naftalin kokulu fahişenin kimliksizliğini örtmüş akşam üstleri gibisin.
Hatalarım,korkularım,yapamadıklarım,Keşke'lerim hepsi söndü.
Umut mumları gibisin öylesine titrek ve çevresine ışık veren.
Ve aslında tüm betimlemeler sensin,sonu yok bu şiirin ve senliliğimin.

7 Mart 2010 Pazar

GECE GÜNEŞİ


Gece sönmüş banane yıldızlarını yakmadıysa bir yandan da benimle dans etmiyorsa ve yakamozlardan en parlağı bana sarılmamışsa ne fark eder? Ya da deniz, kalbimin en kuytu yerlerine savrulmuyorsa dalgalarıyla? Rıhtımda tek başıma dolaşırken,belimden tutmuyorsa rüzgâr kime ne? Kimi boş ver, banane.
Sevdiğim yoksa,ütülenmiş çarşafları kabuslarım buruşturmuşsa ve her gece uyku diye yattığım ve düş diye dudaklarına gömüldüğüm sevgili eğer sen değilsen neyleyim kalbimdeki gece güneşini? Saçlarımı sarkıtamıyorsam içine doğru, her hücrede seni bulamıyorsam öylesine saklanmışsan ve bir sis perdesi seni örtmüşse de fark etmez. Ben kısa saçlı bir rapunzelim. Neyleyim dünyayı senin dünyanı isterim. Senin dünyandaki şehirler,sokaklar,sokak şarkıcıları olmak isterim. Yeter ki izin ver. Ve geceye hapsolmayı değil senin gecende özgür bir yelkenli olup demirlemeyi isterim ıssız,ılık,çift kişilik,hiç keşfedilmemiş ve aşık.